A hole on the toilet wall: gencturkcell makinası

Sayfalar

oh my çok çılgın!

22 Ocak 2009 Perşembe

gencturkcell makinası

bunun gibi bişey işte


saatlerdir internete giremiyoruum
(yalana bak oysa daha eve geleli 1 saat olmadı xD)
kablolara bi haltlar olmuş emre düzeltti de anca girebildim..
bugün enteresan bi gündü 10 gibi kalktım
kahvaltımı yaptım
giyindim filan
tamam buralar enteresan gelmiyo farkındayım ama inan bak böyle rahat rahat hareket edebildiğim acele etmeden kahvaltı yaptığım günler pek sık olmuyo..
herneyse 1 de okulun önündeki durakta olucaz..
20 dk. erken gitmişim..
bekledim baya bi..
bu arada yeşilköy yönlü 72t ne kadar yaşlı insan doluysa
taksim yönlüsü de kadar tatlı çocuk dolu..
haberiniz olsun diye söylüyorum
çapa taraflarından taksime gidicekseniz 72t iyidir..
kızları da güzel oluyo hem :D
herneyse toplaştık okula gittik..
damlayı gördüm bayadır görmüyodum
sevindim filan..
bu arada öğlen vakti okula gitmemizin sebebi sercanların konserinin olması..
bol "bilgeye söyletmesinler bence"li, "sercan'ın surat ifadesine bak çalarken allahım"lı,
"ahah selçuk'a bak o zamaaaan"lı bi iki saatten sonra gayet mutlu ayrıldık ortamdan..
bi de ben güzel çığlık atıyorum bence beyendim kendimi bu işte..
konserlerin herkes sustuğu anda çığlık atan mal kızı olarak gayet iyi bi kariyer yapabilirim..
sonra didik gitti..
damla'yla müge zaten bi anda ortadan kayboldular adeta buharlaşırcasına..
biz de dilşut'la bugün bişiler yapıcaktık öyle demiştik..
kendisini çok ikna etmeye çalıştım "beşiktaş'a gidelim noluuur" diye..
ama kendisi pek çok neden sıralayıp bunu reddetti..
napalım nedelim derken yine kendimizi 72t'de
yine bakırköy yollarında bulduk..
yaş ortalaması 85 olan bi yolculuğun ardından
"sanki evimden daha çok burda değilmişim gibi neden gezmeye buraya geldik allahım" diye düşüne düşüne capacity'ye girdik..
mc'de tatlı bi çocuğa rezil olduk ki olay şöyle gelişti..
bizim amacımız birer köfteburger ardından kahveydi.
ne varki fiyatlar artnış ulan dedik madem öyle gençturkcell'den şey yapıp adam gibi menü yiyelim..
sıraya girdik filan..
o makineyle cebelleştik..
o tatlı çocuk yardım etti arada tuşlara bastı bişiler böyle bi profesyonel anlatamam gayet cool..
sonra onun içinden fiş çıkıyo ya hani onun koparmamız gerekiyo
ben bütün beceriksizliğimle onu öyle bi çektim ki makine resmen elimde parçalandı o kağıt fırladı filan bişeyler..
sonra çocuk aldı onu elimden
bi yandan "naaptım ben" diye düşünüyorum
bi yandan gülmekten konuşamaz haldeyiz filan..
sonra dilşut biraz üzüldü açıkçası
rezil ettin bizi çocuğa diye
sonra kendisinin o profesyonel tavırlarından zaten mc'de çalışmakta olduğunu düşündük
meğer yokmuş öyle bişey gayet sevgilisini koluna takmış gelmiş normal bi insanoğluydu..
bizden sonra o şeyi birleştirip işlemi yapıp
menüsünü aldı
sırada görünce anladık zaten..
ayrıca o makinelerin başına insan koysunlar nedir yani herkes ondan kağıt yırtmayı becerebilicek diye bi kural yok sonuçta..
ben öyle şeyleri koparamıyorum napıyım..
mesela o bant şeylerini de hiç kullanamam..
ne zaman denesem yamuk yumuk oluyo bantlar..
herneyse işte bu kadar saatlerce her zamanki masamızda dedikodu yaptık ve geldik..

4 küçük şişe sallanıyor:

Adsız dedi ki...

aslfbhkasjdfbaspodj xD

Büşra Mutlu dedi ki...

gerçekten bu değerli ve anlamlı mesajın için ne diyeceğimi bilemiyorum dilşut xD

Adsız dedi ki...

ama duygularımı bu ifade ediodu büş :)

Büşra Mutlu dedi ki...

peki o zaman bişi demiyorum :D