the notebook

evet sonunda ben de notebook izlemişlerden oldum..
kendisini geçen senden beri merak ediyodum one tree hill'de baya bi muhabbeti geçiyodu çünkü..
uzun zaman bekledim cnbc-e romantik salı'da versin diye
her d&r'a gittiğimizde gözünün içine içine baktım dvd'sinin..
nasip bugüneymiş.. (resmen kaderci oldum, yaşlı teyze oldum.. noooldum böyle?)
biraz korsancılık yaptım evet
ama ayıplamayın beni
çok düşük görüntü ve ses kalitesiyle allah bi nevi belamı verdi gibi bişey oldu zaten..
sesi duyucam diye ki büklüm oldum
ağrılar içinde kıvranıyorum..
her neyse filmden bahsedicektim ben bi dakka bunun için yazıyorum bunu..
oldukça güzeldi..
aslında daha fazla etkileneceğimi sanmıştım..
daha doğrusu herkes "çok ağladım, her tarafımdan mukus saldım, mendil yetiştiremedim" diyo ama ben, ki ne kadar kolay ağladığıma ve ağlamaya başlayınca nası kendimden geçtiğime şahit olan insanlar var, sadece son kısmında bi yerde azıcık ağladım ama o sayılmaz o kadar her filmde ağlıyorum zaten..
belki de beklentiden..
çok ağlıycakmışım bu filmde diye başladım zaten izlemeye,
ondan olabilir..
her neyse..
bazı sahneler vardı ki çok güzeldi..
mesela o resimdeki sahne..
yok yaa baya tatlı bi film aslında bakma sen bana..
ouff ben de noah istiyorum yaa..
ben de 17'yim işte..
seneye okula da gidicem..
bu yaz ben de kendime bi noah buluyum ne dersin??
sonra canavar annem bizi ayırsın..
ama biz birbirimizi o kadar çok sevelim ki..
böyle ölene kadar sevelim..
sonsuz olsun aşkımız filan..
şit.
dalga geldi.
üzülüyorum.
ve sanırım azıcık gecikmiş bi mukus salgılanması baş gösterdi burun bölgemde ve açıkçası kendisini gözyaşının takip etmesinden tırsıyorum biraz evet.


ps: dvd alınıp tekrardan izlenicek tabii ki.. kaliteli kaliteli..