A hole on the toilet wall: dün dündü

Sayfalar

oh my çok çılgın!

16 Haziran 2009 Salı

dün dündü

yokluğumu hissettiniz mi bilemiyorum ama yaklaşık bi günlük bi aradan sonra geldim..
efendim dün şimdi bizim kep atma törenimiz vardı -ki ona da kep atma töreni denmesi en saçma mezuniyet töreni ama öyle diyince insanlar partiden bahsettiğini zannediyo nedense..
herneyse işte sabah erkenden kalkıp dersane yolu tuttum, bi yandan zihnimin bi kısmı şu an resmen millet tatile çıktı bi 32.000 kişi aldık dershaneye giden, diğer kısmı da olum sıcak oldu çıkarsam mı hırkayı.. ama şişkoyum yahu üstümdeki de ince ne var ne yok belli.. çıkarsam mı yaa? çıkarmasam mı..? ikilemiyle baş etmeye çalışıyodu.. gittim yds denememe girdim sonra koşa koşa didilere hazırlanmaya.. azıcık guitar hero, allahım çok güzel, çarşamba oynicam o yeah.. yemek yedik saç baş, maşa -ki gerçekten çok amele bi iş yani normal zamanda yapılcak şey değil.. hele yazın hiç değil.. 2 saat içinde hazırlandık, sonra hoop okula..
bu noktada durduruyorum.. en son 8. sınıftaki mezuniyetimden beri ilk defa elbise giydim ki bu bu tip olaylara ne kadar uzak olduğumu anlaman için yeterlidir heralde diye düşünüyorum.. ama iyiymiş alsında unutmuşum nası bi his olduğunu güzelmiş, böyle başta insan kendini çıplaık gibi hissediyo, ferah bi olay.. hastası oldum kısacası bi sürü elbise alasım geldi ne yalan söyliyim.. her neyse işte dün biraz kız gibiydim evet, tabii okuldaki kızların yanında anaokul çocuğu gibi kalmadım desem yalan olur ama onlar süs püs konusunda tecrübeliler baya bi napalım..
törenin başlamasına yakın annemler yetişcek mi acaba yetişebilsinler noluuur telaşı, sonrasında oh yetiştiler falan filan.. tören başladı, oldu bitti.. fotoğraflar şunlar bunlar derken didi yaa ben çarşamba gelcektim ya bugün geliyim mi?, geel. babayı ikna etmeye çalış.. sonunda et. anneyi babayı uğurla, ee şimdi napıyoruz? babam milletin işi gücü vardır rahatsız ediyosun temalı kaygılarla didilerde kalmama bile zor izin verdiği için, üstüne bi de çıkışta bi yerlere gitcez izni almaya cesaret edemedim açıkçası, ama yine de iyi gidelim madem bi yerlere.. uzunca bi kim geliyo kim gelmiyo, sen de gel o da gelsin faslından sonra didi, gizem, ben, sercan, ufuk, bünyamin, caner olaraktan taksim'e yollandık.. napıcaz kim içicek, nerde, şu mudur?dan önce yemek yiyelim bari.. burger'da gıda alışı.. ortamdaki muhabbetten bi kaç cümle seçicek olursak: "ılık suya şeker katıyorum sonra tuvalette çok güzel dakikalar geçiriyorum.. fıjjt diye çıkıveriyo" ve "taharet musluğu kullanılır mı be ne pis adamlarsınız ıyy.. korkarım ben öyle, kullanamam.."
ordan çıktıktan sonra nereye gidelim şimdi? kim içicek.. ben içmicem, ben de, biz içmiyoruz zaten, ee bi ben mi içiyorum (ufuk), nereye gidelim, nevizade, çok dumanaltıdır yaa gitmeyelim, oraya mı buraya mı, küçük beyoğlu'na gidelim.. gittik.. oturduk bişiler.. resmen yan masadaki kadınla pişti oldum.. benim için sorun olmasa da kendisinin bu durumdan pek memnun olduğunu sanmıyorum.. neyse.. garson geldi siparişleri aldı bişiler kii bu noktada yine biraz durmak lazım çünküüüü garson çocuk çok tatlıydı.. sercan duydum ben ceyhan diyolar dediyse de kesin bilgi değil tabii ki de ama cidden çok tatlıydı yahu.. böyle şebek gibi muhabbeti filan hoştu baya (gördüğün gibi hoştu kelimesini seçerek evet yani iyiydi ama çok da sallamıyorum imajı vermeye çalışıyorum.. resmen dibim düştü diyo muyum? demiyorum.) ozan'ın öve öve bitiremediği fındık votka denedik ki gerçekten tadı çok güzel, nutella gibi.. her neyse bi de oranın limonatası da çok güzel oluyo bunu da bil.. (limonata mı içtiniz dersen küfrederim biliyosun.. tercih meselesi alla alla) her neyse oturduk oturduk oturduk, çocuğa baktık, oturduk, oturduk kalktık sonra.. bünyamin yüzünden hesabı başka çocuk getirdi ki hala içimde bi yara.. herneyse çıkarken zihnimde allahım ben bu çocuğu bi yerden tanıyorum ama nerden? şeklinde düşünceler pıtırcıklandı ki doğru olduğundan nerdeyse emin olduğum ama damla tarafından doğrulanmasını beklediğim bi sonuca vardım.. kendsini çok zaman önce beatles'da görmüş idik, hatta damlayla kesişmişlikleri varmış çok kereler diye hatırlıyorum.. neyse bence bu böyle eminim nerdeyse o çocuk olduğundan.. sonra çıktık didilere gittik, o an kafama dank etti sabahtan beri herkesle fotoğraf çektirdim ve ne annemle ne babamla bi kare fotoğrafım var.. fuck! hep aynı şeyi yapıyorum sonra da vicdan azabı çekiyorum, üzülüyorum filan.. herneyse sonra da işte playstation.. singstar denen oyundaki üstün performansımın ardından guitar hero'ya geçmekle birlikte bütün havam söndü pek tabii.. yalnız cidden çok keyifli yahu, gerçi artık gecenin sonlarına doğru kussam içimden james çıkıcak haldeydi metallica duymak istemiyodum o ayrı ama cidden acayip keyifli.. hatta şimdiden nerden para bulsam da alıversem hesabı yapmaya başladım.. sonra da uyuduk işte..

7 küçük şişe sallanıyor:

persephone dedi ki...

hangi çocuk ya beatlestaki onu bi açıklayıver, küçük beyoğlunda çalışan garsonlarda gerçekten belli bir kalite yakalanmış durumda bu arada(tabii ki hizmet açısından söylüyorum ;D)

Büşra Mutlu dedi ki...

yaa böyle sarışın biraz uzun saçları var ama çok uzun değil.. bi gün gidelim gösteriyim haa evet diyceksin böyle anlatılmıyo şeker bi tip.. böyle gülüyo sürekli hafif geniş bi ağzı var.. :D

Sercan Guls dedi ki...

orada geçen diyaloglardan biri.

büş : fındık vodka alabilir miyiz?
*t.ç.:hayır
büş : pekala

*t.ç.=tatlı çocuk

Büşra Mutlu dedi ki...

ah tatlı çocuk ah :D

persephone dedi ki...

bence onurdan bahsediyosun ama kısmet:D çekik gözlü mü hafif?

Büşra Mutlu dedi ki...

onur değil bee onur olamaz 8 aydır burda çalışıyorum diyo onur akdeniz'de değil miydi?

persephone dedi ki...

doğru söylüyosun gerçi.. kimmiş bi gidip görürüz ;D