oh my çok çılgın!
4 Ağustos 2009 Salı
gerçekler su yüzüne çıkıyo
ey sevgili blog okuyucusu, sana bi sır vermenin zaman geldi..
şimdi anlatıcaklarım bana dedemden miras, ona da kendi dedesi söylemiş..
neden bahsediyo bu diye sormadan söyliyim hele..
konumuz ilk öfke..
pek çok yerden, pek çok yanlış şey duymuş olabilirsin bu konuda
şimdi onların hepsini zihninden silmeni ve kulaklarını iyi açıp -aslında gözlerini tabii bizim durumumuzda - söylediklerimi iyi anlamaya çalışman gerekiyo..
bu sır yüzyıllar boyu kulaktan kulağa fısıldandı,
ne var ki hiç kimse yüksek sesle söylemeye cesaret edemedi..
çünkü eski bi inanışa göre her kimin ilk öfkenin kaynağını söylediği bulutlar tarafından fark edilirse o kişi sittin sene kendine gelemez ve sonunda bulutlara yalvarmaya başlarmış, nolur canımı alın diye..
ben sizin de bu inanışa saygı göstereceğinize güveniyorum ve anlatmaya başlıyorum o zaman..
yıllar yıllar önce,
mısırlılar daha yeni yeni piramitlerin planlarını çizmeyi tamamlayıp da projeyi gerçekleştirmeye başladıkları sırada, o eşek ölüsü gibi taşları taşıyan kölelerden biri varmış..
tabii malum mısır sıcak, adamcağız da bütün gün taş taşı helak oluyo, oğluna demiş oğlum git bana evden dolaptan bi bardak su getir de içeyim serin serin..
şimdi ne dolabı ne serini allasen dersen kırılırım..
herkes bilir ki mısırlılar bilimde neyin ileri adamlar..
yaptıkları astrolojik hesaplamalar ve nil nehrinin taştığı günleri önceden tahmin edebilme metoduyla sadece hasatlarını kurtarmakla kaldıklarını mı sanıyosun..
onlar ki hayvani bi medeniyet, onlar ki yaptıkları hala bi sürü insan tarafından incelenip "hay nına koyiiim nası yapmışlar olum" dedirtiyo, içindekini soğuk tutabilen dolap mı yapamıycaklar allasen..
her neyse devam ediyorum..
sonra bunun oğlu gitmiş eve, koca bi bardak suyla geri dönmüş..
bizimki içmeye başlamış, içmiş içmiş içmiş..
içtikçe yüz ifadesi değişmiş, kaşları çatılmış..
içi anlayamadığı bi hisle doluymuş,
oğlunun ağzını burnunu dağıtmak istiyomuş,
kendini frenlemiş yine de (bu da ilk öfke kontrolü oluyo)
bu ne kaç kere dicem sana dolaba koyarken sürahinin kapağını kapat diye itoğlu it, yemeklerin tadı geçmiş suya, allah topunuzun belasını versin be, boşiycam anneni de zaten diye bağırmış..
işte bu dostlarım,
işte o an ilk kez biri öfkesini kusmuş, ve yıllar yılı insanlık üstünde hüküm sürecek lanet ortaya çıkmış..
herkes bunu başka şeylere bağlasa da buymuş dostlarım,
ilk öfkenin kaynağı kapağı açık unutulmuş bir sürahiymiş..
çok canım sıkıleyööööööööööööööeaaaaaaaaaaah..
4 küçük şişe sallanıyor:
sen var ya ruh hastasısın :D
ben damla, şifremi unuttum :D
eheh yorum yazma azmine hayran oldum :D
ne diyim böle sevmedin mi beni şekitom..
ayrıcaaaaa çok özledim ben artık seni, istanbula döndüğümün ertesi günü kurtuluşun yok haberin olsun :d:D
ne zaman dönüyosuun?
tez gel yariiim tez gel tez geeell-bi' de artık hattını açtırsan diyorum-
bilmiyom şekitom ama çok durmuycaz herhal.. hattım açılsın da onun için para gerekiyo.. kendisinin kapalı olduğu dönemlerde faturaya eklenen sabit ücretler de eheh :D:D
Yorum Gönder