A hole on the toilet wall: günlerdir pek bi yoğunum hiç de bilemedin

Sayfalar

oh my çok çılgın!

17 Ocak 2010 Pazar

günlerdir pek bi yoğunum hiç de bilemedin


özlenmiş olduğumu umarak geri döndüm.
malum bilgisayarım bozulmuştu günlerdir yokum kısa bi özet geçiyim diye geliverdim.
şimdi bu süre içinde dünyanın en yorucu günlerinden birini yaşadım ki kendisini 4 saatlik uykuyla sinemaya git, bütün gün alışveriş merkezinde dolan, 1.5 saat istiklal'de oda arkadaşı bekle, hava o kadar soğuk olsun ki gülümsediğinde dudakların kanamaya başlasın (evet hassasım, hiç belli olmuyo di mi?), doğum günü kutla ve bu toplamda 20 saat sürmüş aktiviteden sonraki pek cici uykudan içeriye b vitamini bombası atılmış gibi kokan bi odaya uyan şeklinde ifade etmeyi tercih ediyorum, emir cümlesi sevengillerdeniz.

kendisini müteakiben her yanımdan poşetler sarkmış vaziyette bebek-haznedar yolculuğu yaptım. 3 vesayet boru değil, her yanım hala ağrımalarda. hayır aylardır her hafta bekliyorum bi insanoğlu çıksın da desin ki tutayım şunun ucundan hele, yazık sana narinsin (bütün komik arkadaşlarım hayır!) yumuşacık ellerin, incecik belin (hayır dedim!) incinir.. yok anasını satiyim..


o değil yarın eskişehir'e gidiyorum hiç haberin yok. kendisinin haberini
-alo anne nabıyosun? yaa dünyanın en güzel elbisesini gördüm az önce.. +hea ne güzel.. nerdesin şimdi sen? yurtta kalıcan di mi gece? -evet yarın sabah gelicem +iyi erken gel o zaman eskişehir'e gidiyosun yarın

şeklinde bi diyalogla öğrenip, iki gün erteledim. ananemi kapıp gelicem. kuzen yanına gitme muhabbetleri yalan oldu.


başka bi şey yok. bitti işte bu kadar. bi de bugün kız montu aldım onu da söylemeden geçmiyim. umrunda değilmiş gibi en sonda söyle, yani önemli bişi değil yeaa der gibin. kuul ol.

0 küçük şişe sallanıyor: