sabahın kör vakti zerre uyku ihtiyacı olmadan (gece 11'de yattım ondan tabii ki de başka neden olacağıdı) uyanabilip evden yeni çıkmış ebeveynlerimin demledikleri çayın hala soğumadığını farketmemin hemen ardından (bu arada şekersiz çayın da sade kahve kadar karizmatik olması gerektiğini düşünüyorum. aynı derecede iğrenç) buzdolabını açıp evde otuz bin ton kadar meyvenin var olduğunu görüp sabah sabah yaşayabileceğim coşkunun tamamını yaşamış olduğumu düşündüm. ne var ki o zaman daha sercaniko tarafından mail kutuma gönderilmiş road salt isimli sıkıştırılmış müzik dosyasından haberdar değildim. yüüzümde OMD ifadesiyle canım ciğerim, sesinin oktavına kurban olduğumun daniel'ini loopa alıp, melodifestivalen'de yarı finali geçemediğini öğrendiğim dakikalarıysa kelimelerle anlatmak mümkün değil. her ne kadar kendilerine ikinci bi şans verilicek de olsa şu kadar güzel şeyin aynı sabah gerçekleşebildiği bi dünyada daniel'in o yarışmayı kazanıp eurovision'a katılmasının mümkün olmadığını biliyorum. yanında uyanılan dünyalar güzeli/yakışıklısı sevgililer bok yesin. tüm zamanların en güzel sabahı bu.
oh my çok çılgın!
3 küçük şişe sallanıyor:
aşık olmamak elde değil.
3 oda muahbbetini yeniden açmak istemiyorum ama o aşamayı çoktan geçmedik mi dilşut :)
afiyet olsun kuzucan =)
Yorum Gönder