A hole on the toilet wall: ben nevzat, superdorm'da kalıyorum

Sayfalar

oh my çok çılgın!

2 Aralık 2010 Perşembe

ben nevzat, superdorm'da kalıyorum



naber?

aslında şundan daha erken bi saatte blocuğuma geri dönüş yapmış olmayı umuyodum ama yerine getirilmesi gereken görevler var, çalışmayı reddeden bilgisayarlar ve ben başkasının önünde söyleyemem diyen şan öğrencileri...

en son yazığımdan beri az zaman geçmiş aslında ama o kadar uykusuz ve aksiyonlu günlerdi ki baya uzak bi geçmiş gibi geliyo.

takılmacadan öldüm mesela bu süre içinde. 6 güne 3 takılmaca yerleştirerek yorgunluktan ölebilir miyim? sorusunun cevabını aradım.. cumartesi korhan futacı ve kara orkestra ki adamlar yardırıyolar, görmek lazım kesinlikle; salı bümk'ün en sevdiğim aktivitesi bümkarnaval ki gerçekten şenlikli anlardı, dilşut ve didi'yi yurda attım. gerçi didi daha çok kendi düştü hehe (sadece olayı bilenlerin anladığı cümle, ıyy çok gıcık).. dün en son artık tamamen tutulmuş bi boyun eşliğinde uykusuzluktan ölmek üzere olan bi ben ve vera'nın yaz rüyası lansmanı.. tabii ki çok eğlenceliydi.. tabii ki

öte yandan varlığını devam ettirmesi gereken bi eğitim hayatım da yok değil ki kendisine dair söyleyebileceklerim şu süre zarfında survey of english dersinde grup arkadaşlarımdan birini dövmenin eşiğine geldiğim, humanities lecture'ında uyuma hususunda yüzsüzlük evresini arsızlık evresine taşımış olduğum, short story sınavından nası bi sonuç alacağımı bilemediğim şeklinde.

hazır konusu gelmişken ezik büzük insanlardan nefret ediyorum, gerçekten ama bak. ve her yerde lanet olsun ki beni buluyolar. survey of english'de parmaklarını kopartmak istediğim kız konu. dinle ve haksız olduğumu söyle eğer yapabiliyosan. hoca grup çalışması yapıcaz falan dedi ve rastgele gruplar oluşturdu sınıfta, her gruba bi şiir veriyo ve işte bizde o şiiri inceliyoruz, yorumluyoruz falan falan.. sonra işte kızlar ne anladın anlatsana falan dediler, ben de anladığımı anlattım bence böyle böyle diyo diye.. söylenenleri not aldım falan kitabıma, ekliceğiniz bişi varsa ekleyin diye kitabı döndürdüm grupta falan.. görüldüğü gibi her şey normal, round table formatında bi grup çalışması.. devamında kim okusun şiiri? parmaklarını kırmak istediğim kız okusun, kim açıklasın? mitsubüşü söylesin not falan da var elinde.. ama yani cidden kıytırık bi olay ve zerre önemi yok, kimsenin salladığı da yok ve ben bişiler yapıyım diye bi kaygım da yok.. her neyse bu hatun okudu okuycağını, ben de konusunu söylicem falan hoca da ders bitiyo diye sizin gruba bi dahaki ders devam edicez, kısaca neden bahsettiğini söyle sadece dedi, ben de öyle yaptım olması gerektiği gibi.. sonra bu mal, bi dakkaaaa gibi bi atlayış gösterip, 18 saat kadar söylediklerimden çok da farklı olmayan şeylerle sınıfı kitledi, dakik olmazsa ölücek hastalığındaki hocayı sinir hastası falan yaptı... evet malın teki biliyorum ve evet kafaya da takmamak lazım ama cidden tahammül edemiyorum yahu. ciddi manada. istiyosa her şeyi kendisi yapsın, zerre umrumda değil ama orda beni kendisinin karşısında bi yerde konumlandırmış oluyo ki hayattaki en büyük tatmini kıytırık bi EL dersinde grup adına cevap vermek olan bi tipi kimse kusura bakmasın ama orda görmüyorum ben. götü kalkıklıksa götüm kalkmış gençler yapıcak bi şey yok.


takılmacası, uykusuzluğu, mevsime uygun giyinmeyi hala beceremeyişim falan bi araya gelince geçen hafta yediğim rüzgarla giden sesim bi türlü geri dönmedi, dönemedi. ama tabii tanıyanlar bilir, sesimin gitmesi başka insanlarınki gibi pısıpısı şeklinde konuşmamdan ziyade içimden bi rıza, efendime söyliyim bi ramazan, bi necati çıkmasıyla sonuçlanıyo genelde.. bu zamanlarda bümk civarından aldığım yoğun "altosun sen. bildiğin alto.." tepkileri üzerine randımanlı olarak sesimi yormak ve boğazcıklarımı üşüterek kendime korolardan birinde yer açtırmayı dahi düşündüm. bir değil iki değil.. zaten yılın yarısı travesti modunda geziyorum, bari bi işe yarasın kanke aa..

uykum var. çok fena. yarın sabah da erken kalkıcam falan hoff içime bi fenalık geldi..

hayat çok zor valla.

4 küçük şişe sallanıyor:

nam-ı diğer dedi ki...

ehahsfd espri komikli ama. güldüm ben.

ayrıca görseldeki bebek bana o bıyıklı bebeğin olduğu klibi hatırlattı. o korkunçtu, bu sevimli.

Büşra Mutlu dedi ki...

hehehe bence de komikli, keşke herkes anlasa :///



o çocuğu hiç sevmiyorum

July Monet dedi ki...

oha, nevzat mı? bümkarnaval'da aynı cümleyi bana da kurdu. "ben nevzat, superdorm'da kalıyorum."

yarıldım şu an. iyi ki sallamamışım.

Büşra Mutlu dedi ki...

ahahah nevzat gerçek bi efsane yea, devamında ben de senle tanışmak istemiyorum zaten gibi bişi demiş olması lazım :)