A hole on the toilet wall: insan mutsuzluğunu vücudunun her noktasında ayrı ayrı hisseder mi yahu?

Sayfalar

oh my çok çılgın!

11 Şubat 2011 Cuma

insan mutsuzluğunu vücudunun her noktasında ayrı ayrı hisseder mi yahu?

 
insanın hayatı nasıl her geçen gün daha can sıkıcı bir ha alabilir gibi sorular belirirse zihninizde açın bakın diye yazıyorum bu postu.

gün itibariyle son notum da açıklanmış vaziyette -pazartesi ders seçimi var bu arada. yani tam bu noktada kocaman bi "gerçekten"- ve hoca nası başardıysa bana cb vermiş. iki ihtimal var, ya okulun 2'li (aa, ba, bb) not sistemi yerine kendi kendine 3'lüde (A+, B- vesair) takılan bu güzelim insan onları birbirine çevirmeyi başaramadı -çünkü sınıfta başaramayaşına şahit olduk. çünkü onları net bi şekilde birbirine dönüştürmek mümkün değil falan- ya da "paperını geç teslim ettin" tribine girip notumu kırdı. bu arada paperımı tam tarihinde elden teslim edip haftalar sonra "final paperını vermemişsin" şeklinde telefonla aranmam yani olay. paperımı geç verdiğim falan da yok. "ne abi belki de kötü aldın" falan der gibiyseniz şöyle söyliyim expo dünyanın en skimsonik dersi, hani MÜMKÜN DEĞİL.

dahası ve asıl sinir sebebim GPA'imin 2.91'e düşmesi ki hepinizin bildiği üzere kendisi sene sonunda en az 3.00 olmazsa yurt bursum gidiyo. şimdi ben napiyim? pompalı tüfek arayışına girmiyim mi? sonra o tüfekle o evini basmiyim mi? nası yapmiyim bunları diyin bana hele bi.

bu kadar satırda kendisine yöneltilmiş herhangi bi küfür bulunmamasının sebebi de gerçekten salak mı yoksa orospuluğundan mı yapıyo anlayamamış olmam, yanlış anlaşılmasın saygı falan değil.

bu iğrenç haberin hemen öncesine gittiğimizde de bambaşka bi iğrençlikle karşı karşıya kalıyoruz ki bunun dilimizdeki ifadesi "babayla günlerce karşılıklı seni o kadar siklemiyorum ki o kadar olur tribine girmek". babam nedenini nasılını anlayamadığüım bi kafaya girmiş vaziyette. dışarı çıkmama takmış kafayı. ama bak olay geç geliyo şu bu değil, zaman ve mekan ve sebep gibi her türlü diğer şeyden bağımsız olarak dışarı çıkıyor oluşum sorun. "e ama işim var?", "ama orda olmam gerekiyo", "ama kaçırılamayacak kadar güzel". her neyse sonuç olarak buna takmış kafayı. öte yandan şöyle de bi gerçeklik var ki babam bana bi şey söylemez, yani mesela memnuniyetsizliğini gelip bana ifade etmiyo. anca sabah ben uyurken anneme çemkiriyo, "bu kız here hörö" diye. anlattığım şeyleri dinlememek gibi bi tavır da geliştirdi ki bununda sebebinin çocukça bi "mantıklı nedenleri duymazsam var olmazlar" inancı. olay tamamen benim argümanlarıma karşı gelebilecek argümana sahip olmaması, münazaralardaki ucuz "ne dediğinizi anlamadım, yeterince iyi ifade edemediniz" numarası gibi bi yerde. resmen şu son bi senedir ebeveynlerimin yaşlandığını ciddi manada hisseder oldum. can sıkıcı tabii.

tatil bitse de yurduma dönebilsem artık.

yurt dedim yine sinir bastı, cb ne ya?

2 küçük şişe sallanıyor:

baurk... dedi ki...

yazılarını değişik seviyorum, yani sevmem değişik yazıalrın değil, hani seviyo oluşum da değil, direkt başka kelime bulamadım işte, "değişik sevmek". neyse diyeceğim şuydu, farkettim de başlık ve resimler cidden harika :) öyle, demek istedim, dedim gittim..

Büşra Mutlu dedi ki...

ihihims yaşasın o zaman, sevindim şuracıkta :)