A hole on the toilet wall: süt bulamıyorlarsa sütlaç yesinler

Sayfalar

oh my çok çılgın!

5 Mart 2011 Cumartesi

süt bulamıyorlarsa sütlaç yesinler



selam olsun!

blogger kapatılınca, okulda dns ayarlarını değiştirdiğinde internete bağlanmak mümkün olmayınca, okulun bağlantısı da henüz blogger'a ulaşmayınca -dün gecenin çok saçma bi saatinde açmaya başladı gerçi sağolsun- gelemedim, yazamadım a dostlar, vay dostlar, can dostlar. ama şimdi burdayım.

bütün bir hafta boyunca günde 4, şanslıysam 5 saat uyuyarak yaşadım. bunun nedeni tabii ki bu dönem çalışkan bi öğrenci olmaya karar verip okumalarımı yapmam -saatler 2'yi bulmadan ders başına oturamadığımı herkes bilir- ve haftanın 4 günü sabahın kör vaktindeki derslerime gitme hususunda takdire şayan bir kararlılık göstermemden. mutsuz ve çirkin oluyorum ama en azından bursumu kurtarıcam diye umuyorum.

bugün en son ne zaman birileriyle iletişim içinde olmadan ya da o zorunluluğu hissetmeden (haftasonu ev ahalisi iletişimine kasmadan, eşzamanlı olarak feysbuk-twitter-sözlük-blog kaynaklı bi takım önemsiz şeyleri beynime doldurmadan ya da oralarda kendimi ifade etmeye çalışmadan, birileriyle yüz yüze ya da sanaldan muhabbet etmeden) sıfır etkileşimle, hiç bi şey yapmayarak durduğumu düşündüm ve hatırlayabildiğim tek an 4 yıl öncesine ait. nerden çıktı bi anda diyebilirsin ama aslında bi anda değil. son bi zamandır -bi kaç hafta- yorulduğumu hissediyorum, yalnız kalmak bi ihtiyaçmış, eksikliği de fenaymış. kısacası too much interaction will kill you dostlarım.


inanılmaz tatlı insanların inanılmaz tatlı arkadaşları oluyo. daha net bi ifadeyle taylan'ı zaten seviyoduk, ahmet ve didem'i de sever olduk.

tabii bi üstteki yargıya ulaşışım indigo'da gerçekleşiyor. gelmediyseniz gerçekten yazık, baya keyifliydi. vera, spooky, crimson blue, the fip falan.. öte yandan kimse için üzülecek değilim, gelin demiştim.

uyuyayım bence.

0 küçük şişe sallanıyor: