A hole on the toilet wall: çay koysak ya, demli demli

Sayfalar

oh my çok çılgın!

1 Nisan 2011 Cuma

çay koysak ya, demli demli



An itibariyle nh'nin ust katindaki lokantamsi yemekhanemsi yerde didinin ipoduyla yaziyorum bu satirlari. Bu iki element ayni cumlede zenginlik cagristirir gibi ama giydigim tisortun terkostan bes liraya alinmis oldugu gercegi kabak gibi ortada carsambalardan nefret ediyorum. ayni gune hem linguistics dersi hem de ps'ini koymak, ustune o pslerde yoklama almak gercekten hayinlik, gercekten acimasizlik.

geçen gün tam yukardakileri yazarken didi'nin ipodunun şarjı bitti. anca şimdi yazmaya kasabildim tekrardan.

iki gündür boğazım korkunç. benim de kendisini iyileştirmek adına çok büyük çabalar sarf ettiğim söylenemez tabii ama yine de bu kadar şiddetli olmamalıydı.

bi anda herkese güvenimi kaybediverdim. hani "bana bi şey olmaz" vardı ama şimdi "neden olmasın a kü?" diye sorduğumda önceden ne cevap verdiğimi hatırlayamıyorum. olmak derken tabii ki yolda üstüme atlayıp dövmicek kimse.. olay daha ziyade herkesin birbirine karşı inanılmaz acımasız olması, sırf iki muhabbet döndürebilmek adına her gün yüz yüze olduğun insanları harcamaktan daha çirkini olmayabilir.

hayır yeniden ergenliğe girmiyorum. hayır pms döneminde falan değilim.

lütfen hepimizin en sevdiği kitap bir otostopçunun galaksi rehberi olsun, lüten hepimiz küçük prens'e olan sevgimizden ölelim.

hayır gerçekten yeniden ergenliğe girmiyorum. sadece ilginç gelmiyo artık şunlar. daha doğrusu zaten çok uzun süredir ilginç gelmiyodu da, artık tahammül de edemiyorum.

tek bi yazıyı üç postada yazmak da bambaşka. yukardaki satırları sabah derse gitmeden önce yazmıştım, an itibariyle derten çıkmış ve hatta evime gelmiş vaziyetteyim, vallaha öyleyim. o zaman devam.

uzun zamandır bu kadar keyifle "ben demiştim" dememiş olabilirim. ben demiştim hahayt.

öte yandan bugün gerçekten, hala, gerçek bi kara orkestra günü. korhan futacı inanılmaz bi adam.

dedem geldi, kaçıyorum bens.

0 küçük şişe sallanıyor: